9 Ağustos 2010

Düş

Ve bir tarlanın ortasında, yarıçıplak bir halde bulmuştum kendimi...

Sefalar getirdiniz efendim dedi, göz bebeklerimin içine bakarak. Ben de duruşumu nizami bir kibarlığa alarak hoşbulduk dedim. Elimde tuttuğum dolma kalemimi kendisine uzattığımda burun delikleri genişlemeye başlamış, kaşları hafif çatılmış ve göz bebekleri büyüyordu git gide...

- Demek yazmayı bırakıyorsunuz? dedi...

Ben yazmayı bırakmamıştım ki, zaten ben hiç yazmamıştım ki... Kapıyı gösterdi sonra bana, çıktım. Arkama dönüp bakasım da yok değil aslında ama bakmıyorum, ilerde iki yol var, ben birini seçip acilen düşünceler dehlizimden kaçmam gerek olduğunu farkkettim.Biraz hızlandım arkama baktığımda o eski salaş ev yoktu...Şaşırdım! Üstelik ben daha yollardan birini de seçmemiştim...N'oldu ki? Tam yeniden yola koyulacakken ayağım kaydı, uçurumdan yuvarlanmaya ve hemen akabinde düşmeye başladım...

Ve bir tarlanın ortasında, yarıçıplak bir halde bulmuştum kendimi... Ayağa kalktım. Elbiselerim öyle saçılmış ki ve öyle kirlenmişler ki... Beyaz keten gömleğimi yerden aldığımda dolma kalem yere düştü... Farkkettiğim birşey vardı, gömleğim çamurdan çok mürekkeple kirlenmişti...







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder