17 Eylül 2015

Bir Öykü

Kafanı kaldırmaya ya haddin yoktur ya da kaldıracak bir kafan...

Huzursuz sabahların kral mekanı Beyoğlu arka sokaklarında yükseldi çığlıklar. Mahalleli olayı sıcak evlerinin cam kenarlarından dalgın gözlerle izlemeye koyuldular. Belli birilerinin derdi var, birilerinin o an canı sıkkın ya da başı beladaydı. Belada olmayan başları için sevindi mahalleli. Akşam haberlerinde bu kez bir de televizyon ekranından izlediler olayın ayrıntısını. 

Jay jay Orhan elinde taşıdığı tezgahta saat satar bir siyahi genç. O gün bana yeni getirttiği parfümü denemem için ısrarcıydı. Lan Orhan o parfüm hiç orjinal olur mu? Bunun orjinali ne kadara satılıyo haberin var mı? 200'den aşağı bulamazsın. Sen satıyon 20'ye... Geçen saati kakaladın bana su geçirmez diye elimi yıkarken su kaçmış akrep yelkovan ile kurbağlama yüzmecede. 

İlahi Orhan bilmem kaç milyara satılan saati sen 10'dan veriyon bir de ne diye pazarlamacı ağzı yapıyon? Bilader 10'a saat alıp hem de orjinal olmasını mı bekleyecez? Senin için alıyoruz lan işte... Sen 10 daha kazan diye. Soramıyorum ki sana nasıl yaşıyorsun, neden buralardasın, neler yer neler içersin diye. Hani ben gelmeden önce geçen kıza tezgahını gösterdin de o da sana bakmadı ya... Siktiret lan Orhan ne gerek var! 

N'erden bilelim ki Jay Jay Orhan'ın o gece bilinmedik, görülmedik yüzler tarafından köşede kıstırılacağını, tezgahını kırıp mallarını çalacaklarını. Hadi onları anladık, bu hayat böyle dedik de sen neden orada yardım istemedin kimseden? Sen kimsesiz misin? Doğru... Sen kimsesizdin. Kimseliğin bile elinden alınmış olandın...
Bakılıp da görülmeyendin...

Siktir et be Jay Jay bu da geçer...

...
  
Bugün birilerinin canı sıkkın, birilerinin başı belada ve belada olmayan başları için seviniyor mahalleli...