23 Temmuz 2011

Kader!

Çok iddialı bir başlıkla daha yeniden sizlerleyiz sevgili tayfa...
Yıllar yıllar öncesine gidip, neler neler bulacağız bu yazıda bir bilseniz...

Yıllardan 2005 ve aylardan Ağustos idi...
Çocukluğumdan bu yana her yaz Gökçeada'ya gider, çadır kampı kurar, uzun süre orada şanslı olarak tatil yapardık. Şanslı diyorum zira beş yıldır benim için çok önemli bir yere sahip olan adaya gidemedim, gidemedik. O zamanların değerini aslında şimdilerde kavrıyorum. Orda aylarca tatil yapmanın ne anlama geldiğini öğreniyorum... Gökçeada'yı ve önemini ayrı bir yazıda tekrar gündeme getireceğim tabi ki ama iş bu yazım o yazın benim kaderimde ki etkisidir...

O gün bize gelen epey misafirlerimiz vardı farklı şehirlerden...Tatilin keyfide o dozda artıyordu tabi... Bunlardan biride aile diş hekimimiz sevgili Hikmet abi... Hikmet abi teknesiyle birlikte gelmişti adaya, o gün diğer misafirlerimizle beraber denize açılacaktık...
Sabahı az biraz geçinceydi zamanlardan ve biz mavi tura doğru hazırlık yapıyorduk, hatta babamlar yola çıkmış ben annemin kurduğu sofradan henüz tam kalkamamıştım...Aç parantez yemekte taze fasulye ve karpuz vardı kapa hafızamın kuvvetliliğini belirten parantez o sırada telefon geldi. Arayan abimdi, Kocaeli Üniversitesi Görsel İletişim Tasarımı bölümünün özel yetenek sınavı varmış ve devresi günü son günmüş... Abim çık gel hemen dedi, gir sınava... İyide bu özel yetenek sınavı denen şey, öyle "hadi çık gel" cümlesi kolaylığında bir hadise değil ki endişesi kapladı zihniyetimin her kıvrımını... Tam emin olmayarak benim hıkmıklarımla kapattık telefonu... Ben hemen daha önce özel yeteneği olduğu ispatlanmış sevgili kamp komuşumuz Alper abinin yanına koştum... Anlattım durumu ve o da benim endişelerimi haklı çıkararak bunun için hazırlanmak gerekliliğini öyle "hadi çık gel cümlesi" kolaylığında olmadığını söyledi... Dikkat edin bunu birkaç cümle önce ben de belirtmiştim...

Açtım telefonu abime dedim ki, abi bu iş öyle "hadi çık gel" kolaylığında değil! hiç bir hazırlığım yok ki, doğru düzgün çizim bile yapamıyorum, iyisi mi ben gelmeyeyim, Hikmet abiler geldi, tekne turuna çıkıcaz biz zaten hem masraf falan boşver dedim... Bu sefer o telefon kapanmadı, abim gayet ısrarcı bir şekilde konuşarak benim derhal o bavul hazırlamama sebebiyet verdi... Abim böyledir zaten, benim salaklıklarımı ve veremiyeceğim kararları önceden bilir ve ona göre davranır ki en sonunda onun dediğini yapmış olurdum... Biz abi kardeş çok iyi geçinirdik zaten... Aramızda on yaş farkının olması sebebiyle her hangi fiziki tartışmaya yeltenemediğimden mütevvellit genelde tüm söylediklerini yerine getirirdim, böylece herhangi bir tatsızlıkta önlenmiş olurdu...

Telefonu kapattık annemle bavulu hazırlamaya koyulduk, koyuldukta? adadan öyle her istediğinde ayrılamıyosun ki! Gemi denen ulaşım aracı öyle her saat başı yok! Saate baktık akşam gemisinin kalkmasına yarım saatten az var... Babam limanda tabi araba da orada... Arka çadır komşumuz Veysel abi o anda çıkageldi, bahsettik durumdan hemen kabul etti, doğruca arabaya koştuk... Bulunduğumuz yerden limana gitmek için dakikalarımız vardı ve o dakikaları az biraz geçince gemi kalkmış olacaktı... Veysel abinin ralli pilotu olabileceğinin farkına o dakikalarda vardım bende zaten... Limana girdiğimizde bilet falan almadan doğruca içeri girdik, Veysel abiye teşekkürlerimi ona bağırarak ifade ederken ben 100m. koşusuna başlamıştım bile...
Gemiye atladım yolculuk gayet olumlu geçti, önce Bursa'ya devresi günü Kocaeli'ne geçtik. Son gün başvurumu yaptım ve derhal sınav gününe geçtik...

Hikayenin kader kısmı şu şekilde özetlenebilir;
Abim bana o ilk telefonu açmada beş dakika gecikse, ben de Hikmet abinin teknesine binmiş mavi tura yelkenleri açmış olacaktık... Dolayısı ile o tarihlerde kapsama alanı sorunlu operütörler olduğundan benim cep telefonum çekmeyecek, abim ne bana ne de babama ulaşabilecekti...
Eğer o gün hava şartları fırtınalı olsaydı gemi sefer yapamayacak, adadan ayrılmak yine imkansız hale gelecekti ya da Veysel abiyle akşam seferini kaçırsaydık...

Şu ana kadar hayatımda böylesine önemli bir olay daha yaşanmamıştır herhalde... Üniversiteli olmamı, kaderimi değiştiren en başta çok sevdiğim abime, abime bu üniversitenin ve bölümün varlığınan bahseden sevgili büyüğüm Egemen abiye ve beni zamana karşı savaşımda yalnız bırakmayan Veysel abime, hiçbir zaman desteklerini ve güvenlerini esirgemeyen aileme sonsuz teşekkürler... İyi ki varsınız...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder