24 Temmuz 2011

Böbrekte taş keyfi!





Nerden bakarsanız bakın, bana göre sol taraftan güzel görünür ama size göre sağa mı denk gelir bilinmez, bir yılı aşkın süredir bel bölgemde zaman zaman ağrılar meydana gelir, bu ağrının böbrek kordinatları üzerinden olduğu tespit edilir ama hiç bir hareketlilik yaşanmazdı bedenimde...

Çok nadirde olsa ara ara idrarımda kırmızılık görmem gibi gereksiz tiksindirici muhabbetine girmeden size "o", günü anlatmak istiyorum... Ne de olsa idrar küçüktür ama yazı bulandırır...

Böbrekten gelen ağrı o hafta kendini geliştirerek, beni kündeğe getirerek, yatağa tuş etti afedersiniz... Artık ağrıdan duramaz, çişimi gönül rahatlığında yapamaz oldum... Hele "o" gün! Dikkat ederseniz iki paragraftır "o" günden bahsedip konuya girmiyorum, bugünlerde show tv'nin magazin abanışından belirli dozlarda maruz kalmama bağlıyorum bu az sonra sendromumu...

Şüphesiz ki " o" gün gelmiş ve ben artık ne çişe gidebiliyor, ne yataktan kalkıp iki yürüme faliyeti yapabiliyordum... Gece yarısı böbrekten gelen guzide ağrım kendi can acıtma rekorunu bir kez daha kırmıştı... Giderek kendini geliştiriyor böbrekten gelen ağrı...
Öyle bir andı ki nefes almakta bile zorlanıyordum... Artık bir bilir kişiye yani işin içine tıp dünyasından birilerini sokma zamanı gelmişti, fakat sabahı beklemek zorundaydım...

Ev arkadaşımı uyutmama kararı aldım. Ona sürekli; sakın uyuma birader! Ne yapalım? oyun oynayalım mı? Film mi izlesek? Televizyonda ne var? Çıkıp istiklalde tur mu atsak? Napak? Şşş uyuma lan! Eğlendir beni, zihnimi dağıt! Ağrıdan durulcak gibi değil! şeklinde çemkirmeler silsilesi saldırısı yapmaktaydım...
Başarılı oldum ve onu uyutmadım! Film izledik, oyun oynadık ama lanet olasıcı böbrekten gelen guzide ağrı belirli zamanlarda nefesimi kesmeye devam etti...
Sabah oldu, kalktık gittik bankadan sevk aldık, aç parantez babam sağolsun kapa dipnot parantez, sonra doğruca bize en yakın hastaneye... Hastanenin öyle bir mimarisi var ki ve öyle güzel ki, insanın hasta olsun olmasın gidesi gelir...

Danışma bölümüne geldiğimde o soru aklıma tam da o anda geldi!
- Bu hastalığa hangi departman bakıyor lan? denen sorulması gereken soruyu arkadaşıma sordum... Cidden o ana kadar bunu düşünmemiştim, ne düşüncem ki zaten, çişe gidemiyorum, nefes alamıyorum, kıvrım kıvrım yatıyorum! bi de onu mu düşüncektim?
Önce bi iki saniye birbirimize baktık... Hassiktir bee! Ürolog!

Danışmada üç birbirinden manken bayan var... Yavaşça yaklaştım kısa merhabalaşmadan sonra açık ve net bir şekilde; böbrek ağrıması olayım var, sanırım ya kum dökümüm var ya da taş var ama tıbben daha henüz tastiklenmedi nereye gitmem gerek? diye sordum... O sırada ise üroloğun binde bir ihtimalli olsada bayan olmasını diliyorum içimden, dilemek değil dua bile ediyorum... Hayır hiç de düşündüğünüz sapıkça maksatlardan ötürü değil efendim! O ağrı bedenimi kuşatmışken seks ve cinsellikle ilgili bir şey düşünmem mümkün değil zaten...

Derken doktorum olacak yetkilinin ismini verdi, katını söyledi ve yanımıza da bir asistan hediye etti danışman kişi... Doktorun ismi Tansu... İçimden derin bir oh çekiyorum, dualarımın bu derece hızlı bir şekilde kabul olabildiğini büyük şaşkınlıkla karşılıyorum, sonra iyi bir insan olduğum için bana verilen minimal hediyelerden biri işte diye düşünüyorum, yanımızda ki rehber kız önden biz arkadan çıkıyoruz doktorumun yanına...

Önce bekletiyorlar bizi, doktor ameliyattan çıkmış gelecekmiş odasına... Merakla asansörden gelecek doktorumu kesiyorum o esnada bir horultu sesi yükseliyor yan tarafımdan... Ev arkadaşım uykuya dalmış... Asansör açılıyor, birilerini iniyor falan neyse aradan bir kaç kişi geçti asansör kapısı açıldı, elinde dosya belge vb. taşıyan önlüklü ve erkek kişisi ürolog Tansu yazan odaya girdi... Hassiktirr!
Berk bey! buyrun doktor bey sizi bekliyor! işareti geldi asistan hanımdan... Tansu adının unisex bir isim olduğunun farkına vardığım sırada kendimi odaya girmiş buluyorum... Tansu beyin 1.90 boylarında top sakallı ve gayet ciddi mizaca sahip biri olduğunu gözlemliyorum...
Odada bir masa iki sandalye ve bir paravan var ve paravanın arkasını göremiyorum... Odada doktor ben ve asistan hanım duruyoruz... Doktor önce benim şikayetlerimi dinliyor tepkisiz daha sonra kendinden emin tavırla buyrun paravanın arkasına geçiniz, kotunuzu ve donunuzu çıkartınız emrini veriyor...
Bende derin bir iç çekerek soyunmaya başladım ve paravanın arkasında ki sedyeye sırt üstü uzandım... İlk kez böyle bir şey başıma gelmiyor aslında daha önce ameliyat oldum ve orda da çıplak bulunmuştum ama ameliyat mevzusu benim üreme organım değildi! Burda ise farklı bir durum! Tüm dikkatler o bölgede olacak birader! Tıpta utanma yoktur felsefesi ile ben baya rahatça uzanıyorum sedyeye... Organıma bakıyorum, abi hiç oldu mu bu? diyor bana, ne oldu mu! diyorum, alla alla ben çok mutluyum sanki şu durumdan diyerek hücum cevaplıyorum... Doktor geliyor hemen arkasındanda asistan hanım... İçimden gel gel diyorum... şenlik var!

Doktor plastik eldivenlerini giyiyor, bir peçete parçası kopartıyor ve bana doğru geliyor... Yani o her zaman şakaları yapılan durumla saniyeler sonra karşı karşıya kalacağımın fakına varıyorum... Başlıyor doktor yoklamaya benim sevgili organımı... O anda ağrıdan mı yakınayım yoksa doktorun yoklamasına mı ya da hemen arka planda bizi dikizleyen asistan hanımın varlığına mı bilemiyorum...

- Burda ağrı var mı Berk bey?
-Yok hocam orda yok!
-Peki burda?
-Yok!
-Şimdi?
-Yok ulen işte! orgranımda bir ağrı yok! idrar anında bir sorun oluyor...

Ayrıca siz bu yoklama işlemini uzatacak mısınız? dememe kalmadan pek sevgili yumurtalıklarımın yoklamasına başlanıyor... İçimden doktorun; ooo maşallah Berk beycim bu ne yaav böyle? gibi iğrenç ötesi şakalardan bir demet yapması ihtimalini düşünüyorum ve iyice durumumdan nefret ediyorum...
Sonunda bitiyor bu gereksiz yere uzayan yoklama muhabbeti... giyininiz, diyor doktor bey eyvallah diyorum ayağa kalkıyorum ve giyiniyorum... Organda bir sorun olduğu düşünmüyorum ifadesinde bulunuyor sevgili doktor,  hafif bi mutlu oluyoruz organımla, sonra radyoloji, idrar tahlili gibi aşamalara yönlendiricem sizi diyor... Eyvallah deyip, zaten olmuş olan diyerek odadan asistan hanımla çıkıyorum...

Hastanede ki tahlil aşamalarını, taşın tespitini ve düşürülmesi maceralarımı ikinci bölümde sizlerle paylaşacağım... Şimdilik hoşçakalınız...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder