19 Aralık 2010

Kuşların Suyunu Kim Koyacak?

İlk yumurta adlı yazısını paylaştığım yazar Ferhan Şensoy'un, yine aynı kitabından güzel bir tespitini de blogumda  paylaşmak istedim sevgili tayfa. Okurken Ferhan Şensoy'un konuşma stilini ve sesini hayal ederek okuyunuz...


...

Her hasta doktordan biraz çekinir. Doktor bunu bilir ve tadını çıkartır. Kimi çok korkak tiplerin doktor ya da polis olma arzusu, burdan dürtükleniyor demekki. Her neyse, doktorda, dokturluk taslamanın alemi yok. Doktor bu ve fotokopisi, her ilacı bilen hasta tipine çok gıcık olur. Siz düşündüklerinizi doktora anlatmazken, doktor binbir latin deresinden ismi anlaşılmaz sular taşıyarak bir sürü aksaklık bulur, doktora geldiğinize bin pişman bedeninizde. Meğer ne rahatsızlıklarınız varmış da, sizin haberiniz yok. Üstelik kimi hastalıklarınızın adını bile tekrar edemiyorsunuz.
Doktor sizi günler boyu sürecek röntgen, tahlil, tomografi, sonografi, memegrafi, taşagrafi ve seyir ve hidrografi ve oşinografi serüvenine yolcu eder. Birden hayatınız kayar.Bu konuda doktorun ;
- Kaymış zaten daha ne kayıcak?
soğuk ve azraillengiz şakası sinir sisteminizi dingilletir. Al sepetten hiç hesapta olmayan bir ruhsal rahatsızlık. Kimi doktor daha da ileri giderek ;
- Ölümünüzden sonra organlarınızı bağışlamak ister misiniz?
gibi bir soru da patlatabilir.
Ne yani? Hemen mi ölüyoruz? Organlarımız ziyan olucak diye bir endişeniz mi var? Organlarımızı bağışlamalı mıyız? Yoksa hiçbir organımızı elletmeyip, kuşların su içebileceği küçük kurnası olan, üstü çiçekli bir mermer mezara mı konmalıyız? Bizim mezarın çiçeklerini kim sulayacak? Kuşların suyunu kim koyacak? Mermer mezar kaç para? Zaten mezar nerede? Gömülmelik yer mi kaldı? Demek ki en iyisi organlarımızı bağışlamak.
Dinden çok daha alçakgönüllü olan bilim bize sonsuz bir yaşam, cennet, cehennem ve benzeri ölüm ötesi turistik pembe programlar önermiyor.Sizin organlar n'olucak, diyor gayet kurşuni bir tavırla...
Görüldüğü gibi doktora gitmek, işi karıştırmaktan, dingin beyninizi koyu kahverengi bir sıkıntıya sokmaktan başka bir şeye yaramıyor. Doktorhane, hastane, eczaneşeytan üçgeni, sapasağlam insanı birden, lan galiba ölüyorum, menejitsel sapık düşüncesine yöneltebilir...
Bu yüzden "iyi olucak hastanın doktor ayağına gelir" derler. Çok şakacı atalarımızdan biri, durup dururken kıçından uydurmadı ya bu lafı! Yani ki size bir yararı olacaksa o doktorun, zaten çıkıp ayağınaza gelecektir, sizin onun ayağına gitmenizin özel bir yararı olmaz...



Ferhan ŞENSOY

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder