23 Haziran 2012

Savaşa Hayır!

Bir savaş uçağı bir ülke hava sahasında dolanıyor neden oralarda dolanıyor bir arkadaşa mı bakıp gelecekti soruları akla geliyor..

Arkamızda Amerika var biliyoruz...

Hayır bi de kimi şarkıcılar çıkıp döner bıçaklarıynan dalalım abi demeye getiriyor meseleyi.. Nereye dalıyosun lan? Age Of Empires mı oynuyosun bilader?!

Çok özgür, ileri demokrasili bir ülkeyiz diye mi hemen her hafta yeni bir gündem yırtık bir yerlerden fırlıyor?
Ülkedeki sorunları çözdük ülkede birlik bütünlük sağlandı da toparlanıp savaşa gideceğiz!

Amerika hala arkamızda di mi? Ohh.. Devam et... Çok güzel... hımmmm....

"Yurtta barış, cihanda barış" atamsözünü anımsatmakta fayda var.

Yıl olmuş 2012... Savaşlar öyle tüfenk ile tank ile bıçaklarla dalarak gerçekleşmiyor, salıverirler füzeyi saniyeler içinde yokuz... Yoksa bu füze kalkanı projesini insanların kabul etmesi için yapılan bir gündem mi bu? diye de düşünenler olacaktır.. Belki olmayacaktır..  Ya olmazsa?

Amerika?? Hımm nese mesglsn snrm....

Uzun sözün telgrafı Savaşa Hayır! Savaşa hiç gerek yok! Gerekirse sevişirim ama Savaşmam!

Savaş yüksek oktavlı gayet boktan bir şeydir! demiş usta Ferhan Şensoy... Kapanışı usta yapıyor..






22 Haziran 2012

Görüşme günü!


Telefon çaldı! Sabahın köründe kim arıyor? sorusuyla telefona doğru yöneldi zar zor telefonu doğrultup çük boyut ekranına odaklandı gözleri. Kimse aramıyordu, çalan alarmdi. Telefon melodisi ile çalar saat melodisini aynı yapmıştı, böylece her alarm çaldığında biri arıyor sanıyor, arayanın uykudan uyandıracak kadar acil bir durumu olabilir endişesiyle irkiliyor, telefonun çük ekranına odaklandıktan sonra, gözleri alarm yazısını görünce sinir oluyor, sabah sabah bu duruma sinir olunca da uyanmış oluyordu.

Kalktı yatağından, duşa girme kararı aldı çünkü bir görüşmeye gidecekti. Kombiyi açtı, üzerindeki penyeyi çıkarttı, havlusunu aldı, baksırını da çıkarttı ama oda pencerelerinin açık olduğunu fark etmesi çok sürmedi. Önünde sallanan organıyla kısa süre bakıştı. Siktir et yiğidin malı meydandadır sözüne uyarak banyo kapısını açtı ve içeriye doğru adımını attı cesur yürek önünde organı sallanan adam.

Kısa sürede banyodan çıktı, kurulanma programı da kısa sürdü. Üstünü giyinip hemen çıkması gerektiğini bildiğinden hemen üstüne adam akıllı bir şeyler giyip doğruca çıktı evden. Gideceği yer uzun mesafe içerdiğinden de müzik çalarını tam dolu halde hazırlamıştı. 

Metrobüs durağına doğru ilerledi. Önce yol parasının ne kadar tutabileceğini hesapladı. Cebinden o tutarda kimi bozuk paraları gişe abiye uzattı. Gişe abi pek mutsuz  bir tipti. Yüzünde herhangi bir mimik özelliği bulunmayan poker face gişe abi kartı uzattı. Lan ne acayip gişe abiler var şu hayatta diye düşünmeden kartı alıp, turnikelerden geçip metrobüsü  beklemeye koyuldu. Geçen gün dehşetli bir kaza meydana gelen duraktaydı. Acaba mı? Yine mi olur mu? Yoksa? diye de aklından geçirmedi. Çıkardı çantasından müzik çalar aletini, kulaklığının düğümünü aldı eline bir yandan çözmeye çalışıyor diğer yandan da  metrobüsü gözetiyordu. Tam önüne pırpır etekli bir kız geldi. Lan az sonra bir rüzgar eser pırpır etek bir pırlar kızın kıçını da görmeyiz mi? diye bu kez düşündü iki elinle bir kulaklığı çözemeyen adam. Düşündüğü gerçekleşmedi bu duruma üzüldü ama metrobüs geldiği için de hafif bir mutlu oldu. Metrobüse adımını attı koridorda ilerledi lakin boş bir koltuk gözümlenmiyordu. Olsun genciz ayakta da gideriz dedi içinden. Metrobüs hareket etti.

Devamı edecek...

11 Haziran 2012

Yaşasın Tiyatro! Yaşasın Ferhan Şensoy!



07.06.12

Ferhan Şensoy şehir tiyatrolarının "birşeyleştirilmesine" karşı dayanışma olarak Nasri Hoca ve Muhalif Eşeği oyununu ücretsiz oynayacak bu gece.

Dostlarımla beraber Ses 1885'in yolunu tutuyoruz. Aklımda garip düşünceler hakim. Ferhan Şensoy oyunlarını bazen on kişiye bazen elli kişiye oynuyor. Bu oyun ücretsiz olacak. Ses 1885 tıka basa dolu olma ihtimali var diye düşünüyorum sonra bu ihtimali bana düşündüren şeyleri düşünüyorum. İstanbul'da Madonna konseri var. Aynı saatlerde Galatasaray Lisesinde de bahar festivali var. Ayrıca bir çok etkinlik zaten hali hazırda İstiklal caddesinde.. Bu etkinlikler varken kim tiyatro izleyecek ki diye düşünmüştüm o ara...

Yol boyunca henüz iki hafta önce "biletli" olarak izlediğim oyuna ikinci kez giderken bu kez ayrı bir heyecan sarıyor beni. Halep Pasajına yaklaşırken, yani -mak üzereyken twitterdan takipleştiğimiz yeni bir dost, gözümüze çarpılıyor, gidip yanına tanışma olayının gerçek dünya versiyonunu gerçekleştiriyoruz. Hemen pasajın önünde genç bir grup daha dikkat çekiyor içlerinden biri sevdiceğimin kardeşi olan bu grup orada oldukları için tebriği hakediyor...

Durup bir sağıma bir soluma bakıyorum pasaj önü kalabalığı sadece "bizden" oluşuyor. Daha erken oyunun başlamasına daha var canım diyerek kendimi sakinleştiriyorum ve fakat dayanamayıp pasajdan içeri süzülüyorum. Ses 1885'in önüne geldiğimde durum değişiyor gördüklerim karşısında derin bir ohh çekiyorum. Meğer kapı açılmış izleyiciler içeri alınmaya başlamış. Biz de giriyoruz içeriye. Salona giriş yapıp önlerden yerleşiyoruz bizim olduğundan habersiz yerlerimize.

Oyun vakti gelip çatıyor, zil üç kere çalıyor ve ben salon ışıkları kapanmadan arkamı dönüp şöyle bir bakıyorum Ses 1885'e... Salon tıka basa dolmuş! Localar, balkon... Neredeyse boş olan bir koltuk bile gözlemlenmiyor. Mutlu oluyorum, bu durum beni umutlandırıyor bir şeyler için. Ve perde açılıyor...

Aç parantez oyunu burada sizlere anlatmamı beklemeyiniz, gidiniz izleyiniz! kapa parantez.

Oyunun sonunda oyuncular bir bir alkışları karşılamak için sahneye gelmeye başladı. En son büyük usta Ferhan Şensoy sahneye çıktığında tüm salon ayağa kalktı ve alkışların yarattığı o müthiş ses, Ses 1885 başta olmak üzere, sahnenin arka tarafında desibelden nasibini almamış dıp tıs tarzı müzik bağıran mekana, oradan Halep Pasajından süzülerek İstiklal'e kadar yeri göğü inletti. O anı sanırım hayatım boyunca unutamayacağım. Ferhan Şensoy'a baktım, göz yaşlarını tutamadı, usta tutamayınca ben neden tutayım ki diye düşündüm, karşılıklı ağlamaya başladık... O sırada kim bilir neler düşündük..Ülke boka sarmış gidiyorken...

Yaşasın Tiyatro! Yaşasın Ferhan Şensoy!

BerkUçar
gergedanadam.blogspot.com
twitter.com/brkcr